Tehlikeli Sular

SEN UYUDUN HERKES ÖLDÜ!!!

Güzel ülkemizin her yanı yangın yeri, her yanda vatandaşlarımız ölüyor. Kardeşlerimiz can çekişiyor. Peki ya SEN bunlar olurken yani şu anda ne yapıyorsun?

Ya maç seyrediyorsun, ya dünyalar güzeli çocuğunla oynuyorsun, ya film izliyorsun, ya sosyal medyada likelıyorsun ya da en büyük tepkini geçici yayın yasağı olan televizyon haberlerini izlerken Allah bilmemnelerini versin diyerek veriyorsun.

Hatırlar mısın? Çok değil 5-6 yıl önce, bir sarkıcı öldüğünde radyolar tüm gün onun şarkılarını çalar, şöyle iyiydi böyle iyiydi derlerdi. Hatırlar mısın? Dünyanın sevdiğimiz iyi geçindiğimiz ülkelerinden birinde deprem olunca bizde yas tutardık. TV ler eğlence programlarını yayından kaldırır radyolar hareketli parçalar çalmazdı. Saygı ve sevgi gösterirdik. Hatırlar mısın? Bir şehit verdiğimizde üzülürdük, Dağlıca’da o katliamda bir pazar sabahı ASLANLARIMIZI katlettiklerinde hep birlikte KAHROLMUŞTUK.  Eğlence programları, konserler iptal edilmiş, HEP BERABER YAS TUTUYORDUK.

Şimdi ne oldu? Ne oldu da parçalanmış insanları gördüğümüzde, tüh tüh deyip yemeğimize devam ediyoruz? Ne oldu da bu akşam Ankara’ da hiç ara verilmeden müzikhollerde Ankaranın bağları da büklüm büklüm yolları söyleniyor hep bir ağızdan… Ne oldu bize, birliğimize, beraberliğimize, milliyetçiliğimize, insanlığımıza…

Bu yazıdaki gerçekler de sıkmıştır şimdi seni, belki buraya kadar bile okumamışsındır. Okuduysan hala yaşadığını hissetmek için, içinde kıpırdanan gidişten rahatsız olan bir tarafın kalmıştır. Hadi kalk sağa sola saldıralım, silahlanalım, ÜLKEMİZİ kurtaralım…

 

 

Demiyorum… Bunu bekliyorsun, çünkü buna alıştırıldın. Gazının alınmasına, olanlara sosyal medyadan tepki verdiğinde büyük bir ferahlama yaşamaya, ölenlere sadece Allah Rahmet Eylesin diyerek geçiştirmeye, pardon artık “Allah rahmet eylesin” bile demiyoruz, bu ülkenin modern insanları olarak. Ne diyoruz? “Işıklar içinde yatsın”… Ne komik değil mi? Eskiden adam nur yüzlü olurdu, şimdi ebediyen yattığında bile rahat yok, ışıklar içinde yatacak. Neyse konu dağılmasın. Alışkanlıklarımız daha doğrusu alıştırıldıklarımız sebebiyle her ay Ankara’nın göbeğinde periyodik olarak patlayan bombalar artık bizi rahatsız etmiyor. Ne de olsa sana dokunmadı ucu, ama unutma yarın senin şehrinin göbeğinde patlayacak ve ne yazık ki, anan, baban, kardeşin, amcan, eşin, sevgilin, çocuğun, teyzen, halan, iş arkadaşın ya da kankan orada lime lime olacak, parçalarına ayıracak teşhis bile edemeyeceksin ve bu kez senden başka hiç kimse bu olaya müdahale etmeyecek.

Onunla öleceksin, onunla parçalanacaksın. Kederden, elinin kolunun bağlı olmasından, birşey yapamamanın çaresizliğin dibine vuracak ve kahrolacaksın. Ama sen bin kere ölmüşken, geçtiğin evin açık camından Ankaranın bağlarını ve onu mırıldanan adamın sesini duyacaksın tam adama saldıracaksın ki seni anlamıyor diye, sokağın köşesinden yanlayarak dönen şahindeki gençlen bangır bangır I like the move it dinliyor olacaklar. Hiç kimse seni anlamayacak, hiç kimse sana yardım etmeyecek…

 

İşte o zaman geldiğinde aklın başına gelecek. Ama artık iş işten geçecek… Ölmüş olacaksın, öldürülmüş olacaksın, canından can, içinden parça kopacak.

Hani filmde vardı ya, hepimiz ağlamıştık…

Asker, SEN UYURSAN HERKES ÖLÜR…  Sen uyudun ve hepimiz öldük, EY ÜLKEM… EY KANDAŞIM, EY KARINDAŞIM, EY CAN YOLDAŞIM, EY HEMŞEHRİM, EY CANIMIN İÇİ,

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Bunca zamandır uyudun, kanmadın;
    Çekmediğin kalmadı, uslanmadın,
    Çiğnediler yurdunu baştan başa,
    Sen yine bir kerre kımıldanmadın!

nejlaceli için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı